Kabala, Kadın ve Maneviyat
Dünyamızda, kadınların erkeklerden daha çok acı çektiğini
görüyoruz. Bu bir sır değildir. Bir kraliçe de olsa, Afrika’da bir kabileye de
mensup olsa, kadın hayatından memnun değil. Mutlaka bir çeşit zorlukla
boğuşuyor; bir bağımlılık duygusu içinde ve hiçbir şeyle tatmin olamıyor.
Sevginin sıcaklığını arıyor, sempati ve destek bekliyor. Bu, kadının manevi
doğasının bir parçasıdır. Dünyanın düzeninin bir sonucu değil bu… Maneviyatla
ilgili bir durum ve ancak da manevi yoldan düzeltilebilir. Kadındaki eksiklik
hissi, manevi edinim haricinde hiçbir yolla asla giderilemez.
Manevi edinimin eksikliğini, kadınların, erkeklere oranla
çok daha yoğun hissettikleri hayli bariz bir şekilde görülebiliyor dünyamızda…
Rabaş bile bir erkeğin, sadece bir kadına bakmakla zevk alabildiğini söylerdi.
Hangi kadın, bir erkeğe bakmaktan zevk alır ki? Erkek için bir sürü zevk
kaynağı var: Futbol, kadınlar, bira, TV ve her çeşit macera… Kadının bu tip
zevkleri yok. O, kendisini bağımlı hissediyor. Ve müthiş bir eksiklik duyuyor.
Peki, dünyamız neden bu şekilde yapılandırıldı? Kabala’nın
açıklaması şöyle: Manevi dünyada, kadındaki eksiklik duygusu her şeyden önce
gelir. Kadın eksikliklerini doğru şekilde erkeğe iletmelidir. Bu şekilde erkeği
doğru amaca yönlendiren kadındır.
Bunu, annemizde ve eşimizde görebiliriz. Kadın kocasını
Işık’a yönelmeye, Yukarıdan Işık’ı çekmeye ve ona getirmeye mecbur kılmalıdır.
Böyle bir kadın için, kocasının başının tacı derler. Kadına başka şekilde
bakmamalıyız.
Kısacası, anlasak da anlamasak da (ki ne erkeklerin ne de
kadınların bunu anladığını söyleyemem), bizim işimiz Kabalistlerin
tavsiyelerine odaklanmaktır. Bu şekilde, gözlerimiz bir miktar açılacak ve
belli bir anlayış edineceğiz. İşte o zaman, Yaradan’ın kadına verdiği büyük eksikliğin,
tatminsizliğin, güven, destek, sevgi ve yakınlığa duydukları ihtiyacın, bize
verilmiş en güzel nimet olduğunu görmeye başlayacağız. Ve tüm bu eksikliklerin,
doğru hedefe ulaşmak amacıyla bir araya getirilip kullanılması gerektiğini
anlayacağız. Bu yaklaşımla çekeceğimiz Işık’ın, kadının duyduğu tüm eksikliği
doldurduğunu göreceğiz.
Asıl en ilginç kısmı ne biliyor musunuz? Anlattıklarımın ne
kadarı anlaşıldı bilmiyorum ama yine de söyleyeceğim; kadın erkeği hedefe
yöneltmek ve Kabala’nın tüm dünyaya dağıtımında yer almak suretiyle, erkeklere
bağlı kalmadan ilerleme kaydediyor.
Baal HaSulam bu durumu Or HaBahir isimli kitabında
açıklıyor. Kitapta sözü geçen bir kavram var; “Zeir Anpin’de ilk kadının yok
olup gitmesi” diye… Bu çok ilginç bir kavram ve sonuçlarını her aşamada görmek
mümkün… Yani eğer kadın üzerine düşeni yaparsa, manevi ediniminde erkeğe
bağımlı değil. Kadın eksikliğini ortaya koyarak erkeği kökü olan seviyeye
yükselmeye mecbur eder; onunla birlikte manen yükselir fakat erkek bu seviyeden
düştüğünde, kadın düşmez. Kadın, erkeğine ve çalışmasına bağlı olarak kazandığı
edinimi korur ve edindiği seviyeden düşmeden yoluna devam eder. Erkekler bir
yükselir bir düşer ve bu böyle devam eder. Kadında böyle gelgitler kolay kolay
görülmez.
Yine de, kadın ve erkek iç içe olduğundan, bu durumdan
sapmalar olabilir arada… Hem erkek hem de kadın diğer cinse ait kısımlar
barındırırlar. Ancak erkekte, kadında görülen istikrar görülmez. Erkeğin çok
keskin iniş çıkışları, çok büyük zayıflıkları vardır ve kolayca çaresizliğe
kapılır. Kadınlar da aynı duyguları yaşarlar, ama edindikleri dereceyi
kaybetmezler. Bu, çok ama çok önemli bir şey!
Dolayısıyla, hem bu dünyada hem de manevi âlemde, kadın çok
daha fazla acı çeker, ama bir o kadar da dengeli, durağan ve kararlıdır. Bu
halinin çocuk doğurması ve büyütmesiyle bir ilgisi yok. Tamamen her edinimini
koruyor olması ile ilgilidir. Erkek için ise yarın olacaklar bugünden çok daha
kötü olabilir.
Dünyamızda da kadınların erkeklerden çok daha olgun olduğunu
görüyoruz. Erkekler ise, çocuk gibiler. Son günlerine kadar kendilerini
oyalayacak çeşitli oyun ve oyuncaklar bulabilirler. Kadınlar hayatın ciddi
tarafıyla ilgilenirler. Maneviyatta da daha ciddidirler, çünkü bütün
edinimlerini içlerinde korur ve bir arada barındırırlar.
Micheal Laitman – (Bir TV programından alıntıdır, 17 Aralık 2007)
Kaynak: kabala.info.tr

Yorumlar
Yorum Gönder