Kadın Aleyhine İşler
Olaylar karşısında serin olmak gerekiyor. İnsan gençken bunu idrak edemiyor. Heyecanla her şey hemen olmalıymış diye düşünürken hayat bir belletmen olarak öğretiyor ki; insanları da olayları da olgunlaştırmak için beklemek gerekiyor.
Yıllardır kadın meseleleri üzerine yazar çizerim, dinlerim,
okurum. Bizim camianın erkeklerinin bu meseleler üzerine görüşlerini de
yakından bilirim.
Pek çok konuda değiştiler de, kadın meselesi söz konusu
olduğunda nedense değişim eğrileri pek bir cılız kaldı. Elbette değişim zor ve
zaman alacak bir şey! Konunun psikolojik, kültürel ve sosyal boyutları var.
Elbette bir de karakterleri, eğitimleri var. Bu çok etkenli tabloda onları
anlayışla karşılamak lazım derken yine de hayret edemeden kendimi alamıyorum.
Hele de kadın hakları konusunda birçok çalışmaya destek
veren, kadın kuruluşlarını teşvik eden, bu konularda kadınlar lehine bakış
geliştirebilen bir din adamından bu satırları okuyunca doğrusu şaşırdım.
Sıradan hayatın içinden insanların bu alanda değişime karşı
direnmelerinin pek çok sebebi olabilir elbette. Bir defa statüko her daim daha
konformist daha kolay, bildik, alışıldıktır. Alışkanlıkları besler. Ama buna
karşı her zaman yeni bir bakış açısı geliştirmeyi savunan bir din adamından
böylesi yorumlar gelince üzüldüm doğrusu.
Bu yazı Hayreddin Karaman Hoca'nın yine bu ayda bu
tarihlerde ama 2011 yılında yazdığı bir yazıyı çağrıştırdı bana.
"Tahammül mü hoş
görmek mi?" başlığı ile yayımlanan yazıda Karaman Hoca bir Müslümanın çok
kültürlü, çok dinli bir toplumda nasıl yaşayacağını anlatırken, bir Müslümanın
bunlara ancak tahammül gösterebileceğini ve onlardan "tebessümünü
esirgeyeceğini" söyleyen bir yazı kaleme almıştı. "Başörtülü ama
sigara içen kadınlar" için söylediği sözler de bu yaklaşımından farksız.
"Başörtüsü takmak" üzerine fazlasıyla anlam
yükleniyor.
Kadın dindarlığına yüklenen anlam erkeklere göre kat kat
fazlalaşıyor. Erkekler Allah'ın imtiyazlı temiz kulları ilan ediliyor.
Erkeklerin nargile ya da
sigarayı içme sebepleri sorgulanmazken, başörtü takan kadınların durumu
farklılaşıyor. Böyle birisi sigara içiyorsa illa ki öteki birilerine(?) mesaj
vermek için içiyor.
O kadar özgüvensiz ve o kadar şuursuz ki ulvi bir amaçla
başını örtüyor ama kadınca dürtülerine de mani olamıyor işte!
Doğrusu nereden tutarsan tut mantıksız, anlamsız, tutarsız
ve de haksız. Hocamı severim, kadınlardan bir özür borcu olduğuna ve helallik
istemesi gerektiğine inanıyorum. Son derece kötü bir üslupla bir niyet okuma,
had bildirme ve yargılama içerdiğine inanıyorum.
Ve üstelik de birçok genç insanda daha fazla reaksiyona
sebep olacak kadar da kışkırtıcı bir ifade.
Ama en önemlisi nereden bakarsak bakalım kadınlara ve
özellikle başörtülü kadınlara karşı ayırımcı ve (çağrışımları itibarıyla da)
kötü bir bakış açısını yansıtıyor.
Müslümanca yaşamak üzerine gençlere söyleyecek başka
sözlerimiz olmalıydı.
...
Kadın ve çocuklara yönelik istismarlar, faili kim ve ne
olursa olsun mutlaka cezalandırılmalı. Bu konuda medyada çıkan "fail"
üzerinden suça bakan (mesela imam olması, mesela öğretmen olması gibi)
yaklaşımların, suçu değil de failin kimliğini tartışmaya açmasını yanlış
buluyorum.
Failin suçunu değil de kimliğini tartıştığımız anda ise
taraflar olmaması gereken şekilde ortaya çıkıyor.
Böylece kolektif biçimde ortak tavır alacağımız, aynı
çizgide hizalanmamız gereken suçlar karşısında bile bir ortak tutum ortaya
koyamıyoruz.
Ayşe Böhürler
05 Ağustos 2017/Yeni Şafak
Ayşe Böhürler
05 Ağustos 2017/Yeni Şafak

Yorumlar
Yorum Gönder