Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ropörtaj: Kadın Olmak ve 'Can' Olmanın Farkı

Resim
‘Canların Cinsiyeti – Alevilik ve Kadın’ kitabının yazarı Nimet Okan'la kadınların yaşadığı ayrımcılığın farklı veçhelerini, kadınlar arasındaki hiyerarşinin köklerini ve çalışmasının kendisi için ne ifade ettiğini konuştuk. Nimet Okan’ın ‘Canların Cinsiyeti – Alevilik ve Kadın’ kitabı geçtiğimiz aylarda İletişim Yayınları’ndan basılarak raflardaki yerini aldı. Etnik ve cinsiyete dayalı ayrımcılık üzerine akademik çalışmalarına devam eden Okan’ın doktora çalışmasından hareketle hazırladığı kitap, bugüne kadar arka planı irdelenmemiş bir ön kabulü tartışmaya açması itibariyle çığır açıcı bir çalışma. Alevilikte var olduğu iddia edilen ‘kadın-erkek eşitliği’ söyleminin kadınların yaşamındaki yansımasını sorgulayan Okan, ‘Anşabacılılar’ topluluğunun Sivas, Kocaeli ve İstanbul’da yaşayan 41’i kadın, 57 üyesiyle görüşmüş.   Kendi ifadesiyle, kadın-erkek eşitliği iddiasını ‘içeriden birisi’ olarak tartışılır kılma cüretini göstererek yola çıkan Okan’la kadınların yaşadığı ayr...

Zehirli Kadınlık

Resim
Sevilay Çelenk Gazete Duvar’da, erkekler hakkında yine atıp tutmuş. Tuhaf kelimeler icat edip “ay ama okuduğunuzu da anlamıyorsunuz ki, ben zehirli erkeklikten söz ettim” filan diye yine, hep olduğu gibi, üste çıkabilir. Ama yazının başlığında “erkekler” diyor yani… Meseleyi muhtemelen biliyorsunuz —ben Çelenk’in yazısından öğrendim— Gilette bir reklam yapmış, erkekleri efendi olmaya davet etmiş. Egard da reklama reklamla karşılık vermiş. Çelenk de buradan beynelmilel bir meselenin, erkeklik-kadınlık mevzuunun röntgenini çekmiş. Peki, Çelenk’in yazısını okuyunca ne görüyoruz? Gilette konuşsun, Egard sussun. Erkekler, erkekler hakkında konuşacaklarsa, Gilette’in konuştuğu gibi konuşsunlar. Nokta. Nasıl bu kadar pervasız olunabiliyor? Çünkü kadınlar —daha doğrusu zehirli kadınlık bütün kadınlar adına— ne kadar şirretleşebileceğini uzun süredir sergiliyor ve ağzını açanı doğduğuna pişman edebiliyor. Bu eşitsiz zeminde de Çelenk gibiler, evrensel doğrulardan söz ediyor gibi —...

Flaneüse'ün Varoluşsal Sorunları

Resim
Kentte amaçsızca yürümek ve bakmak ile tanımlanan 'flâneurlük' eyleminde özne kadın olursa... Kent aylağı kadın tipinin icadı ve sonrası; kentli olmak, kadın olmak ve kentte yürüyen kadın olmak üzerine...   Baştan anlaşalım seninle hayali okur. Korkma hiç öyle "ben sana dürüstlük göstereyim, sen de bana şefkat" falan demeyeceğim ağlak erkekler gibi. Asıl diyeceğim şu; bu yazı iyi organize edilmiş bir yazı olmayacak. Anlatacağı şeyi bir ağaç gibi organik, dallanıp budaklanarak bazen de budandığı yerlerini teşhir ederek anlatacak. Dolayısıyla yazar senin çok akıllı olduğunu, leb demeden inciri anladığını hayal ediyor. Birbirimizi hayal kırıklığına uğratmayalım. Kadın ve kent çetrefil bir ikili ama bu ikisine girmeden tarih yazan erkeğin, ekmeğini taştan çıkaran erkeğin, kızlarının ve karısının(-larının) namusuna sahip çıkan erkeğin, devrim yapan erkeğin, grev yapan erkeğin, zengin ve fakir, Marksist, liberal, milliyetçi, muhafazakar sonsuz sayıda nesillerc...

Ropörtaj: Osmanlı'da Okumayı Meslek Haline Getiren Kadınlar Vardı

Resim
Osmanlı kültür tarihine dair çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. İsmail E. Erünsal, Osmanlılarda kadınların en çok Hz. Muhammed’in (sav)   hayatını konu alan Muhammediye adlı kitaba sahip olduklarını ve kendi aralarında düzenledikleri okuma meclislerinde bu kitabı okuduklarını söylüyor. Sahaflık ve kütüphaneler deyince akla gelen ilk isim İslâm Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi ilmî danışmanı Prof. Dr.   İsmail E. Erünsal. Prof. Erünsal ile yakınlarda yeni baskısı yapılan Osmanlı Kültür Tarihinin Bilinmeyenleri’nden yola çıkarak son araştırması olan Osmanlılardaki kadın okurları konuştuk. Osmanlılara geçmeden önce şunu sormak istiyorum: Ortaçağ İslam İslâm dünyasında kadının yeri neydi? Hz. Muhammed (sav) döneminden itibaren kadınları eğitim ve öğretimin içinde görüyoruz. Ortaçağ İslâm dünyasında kadınlar derslere gidiyorlar, hadis dinliyorlar, hadis rivayetlerinde önemli bir rolleri de var. Bunun yanında evlerinde veya camilerde bazı kitapları okutup icazet d...

Ekofeminizm: Ekoloji ve Kadın

Resim
Rabia Tamer: Kapitalist Modernitenin dayatmalarına karşı çıkmadan ekolojik krizden kurtulmak mümkün değildir. Bu durum, tarihsel ve toplumsal tüm süreçleriyle ele alınarak derinlikli, kapsamlı yeni bir ekolojik paradigmaya ihtiyaç olduğunu göstermektedir. EKOFEMİNİZM Feminist hareketle ekolojinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan bir disiplin olan Ekofeminizm terimini ‘1974’te, kadının baskı altına alınması ile doğanın baskı altına alınması arasında açık bağlantılar gören ve feminist hareketin çevreci hareket ile birleştirilmesini savunan Fransız feminist Françoise d Equbonne literatüre sokmuştur. Ekofeministlere göre, erkeğin kadın üzerindeki egemenliği ile insanın doğa üzerindeki egemenliği arasında bir bağlantı vardır. Onlara göre, doğanın tahribinden sorumlu olan insan merkezcilik değil, erkek merkezciliktir. Ekofenimize göre doğa sömürüsünün sona ermesi kadın sömürüsünün sona ermesiyle mümkün olacaktır. Kadının sömürü nesnesi olarak görülmediği bir toplumda ...

Kürtaj Oranlarının Doğum Oranlarını Geçtiği Ülke: Grönland

Resim
Dünyanın en büyük adası Grönland, kürtaj oranının da en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor. Ülkede hamile kalan kadınların yarısından fazlası gebeliklerini sonlandırmayı seçiyor. Grönland'da resmi verilere göre 2013 yılından bu yana her yıl yaklaşık 700 doğum, 800 de kürtaj kayda geçti. Peki ülkede kürtaj oranları neden bu kadar yüksek? 'Okulun son yılı, şu an bebek sahibi olamam' BBC'ye konuşan 19 yaşındaki Piia*, son iki yılda 5 kez kürtaj olduğunu söylüyor. Grönland'ın başkenti Nuuk'ta yaşayan Piia, "Kürtaj konusunu sakınmadan konuşabiliyoruz. Son kürtajımı olduğumda hem ailem hem de arkadaşlarımla bunu paylaştığımı hatırlıyorum. Genelde korunuyorum ama bazen unutuyorum da. Okulumun son yılı, şu an bebek sahibi olamam" diyor. Piia yalnız değil. 1 Ocak 2019 itibarıyla nüfusu yaklaşık 56 bin olan ülkede hamile kalan kadınların yarısından fazlası gebeliğini sonlandırdı. Yani yaklaşık olarak her 1000 kadından...

Tarihe Cömertlikleriyle Damgasını Vuran Kadınlar

Resim
Suriyeli âlim M. Ali Haşimî, Kur’an ve Sünnete Göre Müslüman Kadının Şahsiyeti kitabını modern dünyada Müslüman kadının yaşadığı zorlukları aşmasına yardımcı olmak amacıyla kaleme almış. Müslüman kadının Allah’a karşı sorumluluklarından başlayıp kendisine, eşine, çocuklarına, akrabalarına, komşularına ve topluma karşı görevlerini konuyla ilgili ayetler ışığında Asr-ı Saadet’ten örnek uygulamalarla açıklamış. M. Ali Haşimî’ye göre Müslüman kadının topluma karşı sorumluluklardan biri de yardımlaşmadır. İmanlı hanımların yardımsever ve cömert olmaları gerekir. Kendi imkânları çerçevesinde ikram ve ihsana ihtimam göstermeleri tavsiye edilir. Zira Asr-ı Saadet hanımları böyle davranmıştır. Yazar büyük hadis külliyatlarından hareketle Asr-ı Saadet döneminde kadınların bu konuda ne kadar hassas ve fedakâr olduklarını göstermek amacıyla birbirinden etkileyici örnekler paylaşmış kitapta. Müminlerin anneleri olsun, daha önce geçen salih selefimizin hanımları olsun, cömertlik ve...